Aşkın sahtesi olmaz
Aşk köledir esiri olmaz
Aşk ölümdür tabutu olmaz
Aşk fakirdir ekmeği olmaz
Aşk beterdir halden anlamaz
Aşk delidir dengesi olmaz
Aşk kömürdür külü bulunmaz
Aşk bestedir kalemi susmaz
Aşk oynaktır yerinde durmaz
Aşk misafir kapıda durmaz
Aşk çöldür serabı olmaz
Aşk ummandır denizi olmaz
Aşk gerçektir sahtesi olmaz
Aşk bir oktur hedefi vurmaz
Aşk ömürdür sefası olmaz
Aşk bir inci taşı bulunmaz
Aşk bir bülbül kafesi olmaz
Aşk bir güldür dikeni olmaz
Aşk bir yağmur rahmeti olmaz
Aşk boşa koysam dolmaz doluya koysam almaz
dost kalemlerden inciler
Aşk bir güneştir seveni yakmaz,
Aşk bir romandır,sonuna nokta konmaz,
Aşk bir bestedir,dinleme dinlemeye doyum olmaz,
Saygılarımla kemal küçüktekin
mp3 dinle,filim seyret,dizi izle . müzik indir ,müslüm gürses dinle , msn nickleri . facebook video indir , korku filmi izle , rep dinle, chat yap, grup hepsi , ibrahim tatlıses dinle , ismail yk dinle ,şiir oku , şiir yaz , kız msnleri , emo resimleri
23 Mayıs 2011 Pazartesi
Ayrılık ŞİİRLERİ %Ayrılık nedir bilir misiniz..
Ayrılık
AYRILIK
ayrılık kıskançlığın ta kendisidir
ayrılık güvensizlikten kaynaklanır
ayrılık savaşın en büyük göstergesidir
ayrılık ölümdür, ölüme kucak açmaktır
ayrılık gururdandır, onurdandır
ayrılık sevimsizdir
ayrılık GÖRESLEMEKTİR
ayrılık düşünmektir
ayrılık yolculuktur
ayrılık gitmektir
ayrılık şaşkınlık yaratır
ayrılık en değersiz unsurdur
ayrılık kavgayla başlar
ayrılık umuda kaçmaktır
ayrılık dört duvar arasındadır
ayrılık aykırılıktır
ayrılık bedeninden kopmasıdır insanın
ayrılık deniz milidir, insanın pusulasıdır
ayrılık zamandır
ayrılık üzülmektir
ayrılık şımartılmıştır
ayrılık iki ipin ucuna tutunamamasıdır
ayrılık sevdadan başlar
ayrılık bir ezgiden başlar
ayrılık bir anlamda doğruluktur
ayrılık yanlışa neden olur
ayrılık bir öyküde, bir şiirde, bir kitapta başlar
ayrılık dağların tomurcuklarındadır
ayrılık çiçek açtırmaz
ayrılık yitirmektir
ayrılık gece olunca başlar
ayrılık gündüzün konuşmalarıdır
ayrılık tutuklu kelimelerin imgesidir
ayrılık şairlerin başını yakar
ayrılık edebi yolculuğa çıkarır insanı
ayrılık kimsesizliktir
ayrılık beyazdan kararır
ayrılık mutluluğa yol açacağını düşünür
ayrılık kendini kandırmasıdır insanın
ayrılık yabancılaştırılmıştır
ayrılık eser, estirir
ayrılık çözümsüzlüğü bitirir
ayrılık ihtiyaç duyarsın
ayrılık değişimdir
ayrılık insanın elini şaraba uzatır
ayrılık gözetmeksizin…
ayrılık ilktir
ayrılık hiç düşünmediğin yerde karşına çıkar
ayrılık pazarlıktır
ayrılık öfkeden başlar
ayrılık mektuptadır
ayrılık cesarettir
ayrılık yasalara karşı değildir, içindedir
ayrılık kanundur
ayrılık insanın insana verdiği cezadır
ayrılık gözyaşıdır
ayrılık gül değil, gülün dikenidir
ayrılık inanmaktır
ayrılık yalnızlaştırmaktır
ayrılık inadınadır, inadına…
ayrılık küfürdür, küfürden başlar
ayrılık insanı hasta eder, ilaçlaştırır
ayrılık kültablasının içine sığınmasıdır insanın
ayrılık yazmaktır
ayrılık bu şiir gibi saçmalıktır Yazar ibrahim aktaşoglu -Ayrılık nedir bilir misiniz..
Ayrılık nedir bilir misiniz
Ayrılık kanadı kırık bir kuştur
Ayrılık kavuşmayan varılmayan
Bitmez yollarda yokuştur
Ayrılık hüzündür yalnızlıktır
Ayrılık olmayan sabahın gecesidir
Ayrılık duymayan kulağın sesi
Görmeyen gözün hayat gailesidir
Ayrılık uzaklardan gelmeyen yolcu
Ayrılık gittikçe büyüyen bir çığdır
Ayrılık dili tutulmuş gibi bülbülün
Suskunluğa gömülen çığlığıdır
Ayrılık geçmişi olmayan anlarda
Ayrılık şarkılarıyla avunmalardır
Ayrılık rüzgarını kaybeden yağmurların
Başka başka yerlere yağmasıdır
Ayrılık solan son yapraktır dalda
Ayrılık elle tutulamayan dumandır
Ayrılık büyümeyen çocuk kucağında
Ha bire avuntuyla kandırılmaktır
Ayrılık kabuk bağlamayan yara
Ayrılık rengini kaybetmiş gökkuşağı
Ayrılık kalabalıklar içinde bir an
Görmek istediklerini gizleyen gözbağı
Ayrılık nedir bilir misiniz?
Ayrılık..........
AYRILIK
ayrılık kıskançlığın ta kendisidir
ayrılık güvensizlikten kaynaklanır
ayrılık savaşın en büyük göstergesidir
ayrılık ölümdür, ölüme kucak açmaktır
ayrılık gururdandır, onurdandır
ayrılık sevimsizdir
ayrılık GÖRESLEMEKTİR
ayrılık düşünmektir
ayrılık yolculuktur
ayrılık gitmektir
ayrılık şaşkınlık yaratır
ayrılık en değersiz unsurdur
ayrılık kavgayla başlar
ayrılık umuda kaçmaktır
ayrılık dört duvar arasındadır
ayrılık aykırılıktır
ayrılık bedeninden kopmasıdır insanın
ayrılık deniz milidir, insanın pusulasıdır
ayrılık zamandır
ayrılık üzülmektir
ayrılık şımartılmıştır
ayrılık iki ipin ucuna tutunamamasıdır
ayrılık sevdadan başlar
ayrılık bir ezgiden başlar
ayrılık bir anlamda doğruluktur
ayrılık yanlışa neden olur
ayrılık bir öyküde, bir şiirde, bir kitapta başlar
ayrılık dağların tomurcuklarındadır
ayrılık çiçek açtırmaz
ayrılık yitirmektir
ayrılık gece olunca başlar
ayrılık gündüzün konuşmalarıdır
ayrılık tutuklu kelimelerin imgesidir
ayrılık şairlerin başını yakar
ayrılık edebi yolculuğa çıkarır insanı
ayrılık kimsesizliktir
ayrılık beyazdan kararır
ayrılık mutluluğa yol açacağını düşünür
ayrılık kendini kandırmasıdır insanın
ayrılık yabancılaştırılmıştır
ayrılık eser, estirir
ayrılık çözümsüzlüğü bitirir
ayrılık ihtiyaç duyarsın
ayrılık değişimdir
ayrılık insanın elini şaraba uzatır
ayrılık gözetmeksizin…
ayrılık ilktir
ayrılık hiç düşünmediğin yerde karşına çıkar
ayrılık pazarlıktır
ayrılık öfkeden başlar
ayrılık mektuptadır
ayrılık cesarettir
ayrılık yasalara karşı değildir, içindedir
ayrılık kanundur
ayrılık insanın insana verdiği cezadır
ayrılık gözyaşıdır
ayrılık gül değil, gülün dikenidir
ayrılık inanmaktır
ayrılık yalnızlaştırmaktır
ayrılık inadınadır, inadına…
ayrılık küfürdür, küfürden başlar
ayrılık insanı hasta eder, ilaçlaştırır
ayrılık kültablasının içine sığınmasıdır insanın
ayrılık yazmaktır
ayrılık bu şiir gibi saçmalıktır Yazar ibrahim aktaşoglu -Ayrılık nedir bilir misiniz..
Ayrılık nedir bilir misiniz
Ayrılık kanadı kırık bir kuştur
Ayrılık kavuşmayan varılmayan
Bitmez yollarda yokuştur
Ayrılık hüzündür yalnızlıktır
Ayrılık olmayan sabahın gecesidir
Ayrılık duymayan kulağın sesi
Görmeyen gözün hayat gailesidir
Ayrılık uzaklardan gelmeyen yolcu
Ayrılık gittikçe büyüyen bir çığdır
Ayrılık dili tutulmuş gibi bülbülün
Suskunluğa gömülen çığlığıdır
Ayrılık geçmişi olmayan anlarda
Ayrılık şarkılarıyla avunmalardır
Ayrılık rüzgarını kaybeden yağmurların
Başka başka yerlere yağmasıdır
Ayrılık solan son yapraktır dalda
Ayrılık elle tutulamayan dumandır
Ayrılık büyümeyen çocuk kucağında
Ha bire avuntuyla kandırılmaktır
Ayrılık kabuk bağlamayan yara
Ayrılık rengini kaybetmiş gökkuşağı
Ayrılık kalabalıklar içinde bir an
Görmek istediklerini gizleyen gözbağı
Ayrılık nedir bilir misiniz?
Ayrılık..........
AİLE ADI ŞİİR
Aile Adı
Aile bahçesi,
Aile bütçesi,
Aile doktoru,
Aile dostu,
Aile gazinosu,
Aile hayatı,
Aile hekimi,
Aile hukuku,
Aile meclisi,
Aile ocağı,
Aile planlaması,
Aile reisi,
Aile saadeti,
Büyük aile,
Çekirdek aile,
Köklü aile. Soyadı.
Ailelerin rahatlıkla gidebileceği,
Alkollü içki
İçilmeyen bahçe.
Kısa bir
Süre içinde
Bir işçinin
Veya işçi ailesinin
Hayat seviyesinde
Meydana gelen
Değişmeleri belirlemek
Amacıyla yapılan
İstatistik çalışması.
Bütün aile
Birlikte, ailecek.
Ailece gezmeye
Gideceğiz. Ailece.
Aile bahçesi,
Aile bütçesi,
Aile doktoru,
Aile dostu,
Aile gazinosu,
Aile hayatı,
Aile hekimi,
Aile hukuku,
Aile meclisi,
Aile ocağı,
Aile planlaması,
Aile reisi,
Aile saadeti,
Büyük aile,
Çekirdek aile,
Köklü aile. Soyadı.
Ailelerin rahatlıkla gidebileceği,
Alkollü içki
İçilmeyen bahçe.
Kısa bir
Süre içinde
Bir işçinin
Veya işçi ailesinin
Hayat seviyesinde
Meydana gelen
Değişmeleri belirlemek
Amacıyla yapılan
İstatistik çalışması.
Bütün aile
Birlikte, ailecek.
Ailece gezmeye
Gideceğiz. Ailece.
Aşkından İmiş
Aşkından İmiş
Bilmez idim niçin geldim cihâne
Hapsedildi rûhum kara zindane
Nereden uğramış yolum bu hâne
Olmuş ve olanlar aşkından imiş
Kimi deli olmuş, kimi divane
Vuslat demiş yanmış nice pervane
Düşmüşüz yollara hep yane yane
Ölen ve kalanlar aşkından imiş
Gülde renk, bülbülde nağme, dilde âh
Ravzanın önünde "Yâ Hâbîballah"
Denizin içinde açılan şahrâh
Mûsa'yı bulanlar aşkından imiş
Ham iken pişenler Hakk'a erenler
Çıplak gözleriyle Yâr'i görenler
Fenâ ve bekâda ömür sürenler
Deryaya dalanlar aşkından imiş
Esmâya, sıfâta, şüûn ve zâta
Mazhar olan sensin hep kemâlâta
Çırağ eylediğin bunca zevâta
Gelip başvuranlar aşkından imiş
Aşkınla yanmıyan bir ben kalmışım
Susayıp kanmıyan bir ben kalmışım
Bulup da onmayan bir ben kalmışım
Nimete konanlar aşkından imiş
Cemâlin göreyim akşam ve sabah
Tahammül kalmadı vallah ve billah
Şefâ'at kânısın Yâ Rasûlallah
İçime doğanlar aşkından imiş
Bilmez idim niçin geldim cihâne
Hapsedildi rûhum kara zindane
Nereden uğramış yolum bu hâne
Olmuş ve olanlar aşkından imiş
Kimi deli olmuş, kimi divane
Vuslat demiş yanmış nice pervane
Düşmüşüz yollara hep yane yane
Ölen ve kalanlar aşkından imiş
Gülde renk, bülbülde nağme, dilde âh
Ravzanın önünde "Yâ Hâbîballah"
Denizin içinde açılan şahrâh
Mûsa'yı bulanlar aşkından imiş
Ham iken pişenler Hakk'a erenler
Çıplak gözleriyle Yâr'i görenler
Fenâ ve bekâda ömür sürenler
Deryaya dalanlar aşkından imiş
Esmâya, sıfâta, şüûn ve zâta
Mazhar olan sensin hep kemâlâta
Çırağ eylediğin bunca zevâta
Gelip başvuranlar aşkından imiş
Aşkınla yanmıyan bir ben kalmışım
Susayıp kanmıyan bir ben kalmışım
Bulup da onmayan bir ben kalmışım
Nimete konanlar aşkından imiş
Cemâlin göreyim akşam ve sabah
Tahammül kalmadı vallah ve billah
Şefâ'at kânısın Yâ Rasûlallah
İçime doğanlar aşkından imiş
Yâ Rasûlallah
Yâ Rasûlallah
Seni sevmek dü âlemde saâdet yâ Rasûlallah
Ona vuslat da sendendir bu âdet yâ Rasûlallah
Seni sevmekle eşyayı yarattı Kadir-u Hallak
Bu sırra ermeye senden şefâat yâ Rasûlallah
Buna şâhid ve bürhandır hitabı Rabbimin "levlâk"
Senin şanın dü kevneyne seyâdet yâ Rasûlallah
Dedi Allah "Habibim, rahmeten li'l-âlemînsin sen"
Bu rahmetten kime olmaz meserret yâ Rasûlallah
Harîm-i "kabe kavseyne" eren yoktur cüdâ senden
Ulüvv-i kadrine eyler şehâdet yâ Rasûlallah
Sana derse "Habîbim" bir şerîki olmayan Allah
Habîb olman bize eşsiz keramet yâ Rasûlallah
Gönül ister ki hubbun bahrine dalsın fenâ bulsun
Seni sevmek dü âlemde saâdet yâ Rasûlallah
Ona vuslat da sendendir bu âdet yâ Rasûlallah
Seni sevmekle eşyayı yarattı Kadir-u Hallak
Bu sırra ermeye senden şefâat yâ Rasûlallah
Buna şâhid ve bürhandır hitabı Rabbimin "levlâk"
Senin şanın dü kevneyne seyâdet yâ Rasûlallah
Dedi Allah "Habibim, rahmeten li'l-âlemînsin sen"
Bu rahmetten kime olmaz meserret yâ Rasûlallah
Harîm-i "kabe kavseyne" eren yoktur cüdâ senden
Ulüvv-i kadrine eyler şehâdet yâ Rasûlallah
Sana derse "Habîbim" bir şerîki olmayan Allah
Habîb olman bize eşsiz keramet yâ Rasûlallah
Gönül ister ki hubbun bahrine dalsın fenâ bulsun
Şemâil (Allah Rasulü'nün manzum resmi; salât O'na,selâm O'na)
Ne uzun ne kısa kararında boy
Soyu İbrahim'den, ne asil bir soy
Saçları hoş, siyah, dalgalı bir koy
Kemâlini giydir beni benden soy
Varlığın ma'şuku cemâlin göster
Bu kul varlığından soyunmak ister
Güneş pervanesi o güzel yüzün
Nûrundan ışığı vardır gündüzün
Solmaz bir gül rengin ne kış, ne güzün
Tecellî ediyor yüzünde özün
Hasretim, yanarım yüzünü göster
Kölen bu devletle avunmak ister
Simsiyah gözlerin âhu misalin
Daim Hakk'a bakar, her an visalin
Beyazı ölçüsü gözde kemâlin
Kaşların sûreti gökte hilâlin
Râzıyım rüyada yüzünü göster
Âşık ma'şukuna can sunmak ister
Omuzlar yapılı düzgün el ayak
Boynu güzel, düzgün, gümüşten berrak
Göğsünden inen kıl zarif bir yaprak
Benden mutlu sana sarılan toprak
Azatlık istemem cemâlin göster
Elim ellerine dokunmak ister
Bir tutam sakalın birkaçı beyaz
Göbeksiz vücûdun serin kış ve yaz
Canımı yoluna kurban etsem az
Dostlar defterine köleni de yaz
Açıver kapını yüzünü göster
Gönül hasretinden yakınmak ister
Duyular mükemmel, dişleri inci
Kokusuna tutkun yaşlısı genci
Yürürken koşmadan olur birinci
Kapına gelmiş bir garip dilenci
Açıver ne olur yüzünü göster
Garip ayağına kapanmak ister
Yukardan aşağı heybetle iniş
Yürüyüşünde var hep bu görünüş
Adetin baktığın tarafa dönüş
Bize nasip olsun hayırlı bir düş
Kerem et ne olur yüzünü göster
Kim böyle bir düşten uyanmak ister
Nübüvvet mührünün sırtında yeri
Mühürlemiş Rabbim eşsiz değeri
Görmesinde eşit ön ile geri
İpek mi, hayat mı, bu nasıl deri
Bir dokunabilsem, yüzünü göster
Kölen seyre dalıp bir kanmak ister
Seni ilk görenler korku çekermiş
Sonradan alışır hemen severmiş
Benzerini asla görmedim dermiş
Erenler yolundan giderek ermiş
Benzeri bulunmaz yüzünü göster
Gönüller nûrunla yıkanmak ister
Peygamber mümine kendinden yakın
Bu büyük bir lutfu Cenâb-ı Hakk'ın
Eşleri annemiz, unutma sakın
Ehl-i Beyt'e karşı edebi takın
Sevgilim, Efendim yüzünü göster
Rûh onun rengiyle boyanmak ister
Zâtının nûrundan vermiş sana can
Hılkate rûhunla başlamış Rahman
Yusuf'ta yok sende olan hüsnüân
Ahlâkındır senin mûcize Kur'an
Alemlere rahmet cemâlin göster
Kölen rahmetine sığınmak ister
Ümmetin üstüne titreyen sensin
Müjdeci, uyaran, gel diyen sensin
Kulunu Allah'a sevdiren sensin
Geceyi gündüze çeviren sensin
Ey Hakk'ın şahidi yüzünü göster
Kul şehâdetinle tanınmak ister
Allah'ı, cenneti umanlar için
En güzel örneksin uyanlar için
Kalbini zikirle yuyanlar için
Hakk'ın yeminini duyanlar için
Ey en güzel örnek yüzünü göster
Fakir bu zîneti takınmak ister
Hakk'ın halîlisin, habîbi sensin
Gönüllerin eşsiz tabîbi sensin
En güzel hutbenin hatîbi sensin
Ümmetin en büyük nasîbi sensin
Aşkımın Leylâsı yüzünü göster
Mecnun seni gözden sakınmak ister
En güzel, en üstün ahlâk senindir
Cömertlikte kemâl elhak senindir
Şefâatte en son durak senindir
Mi'rac senin, Refref, Burak senindir
Sen gördün, bize de cemâlin göster
Pervane şem'ine hep yanmak ister
Soyu İbrahim'den, ne asil bir soy
Saçları hoş, siyah, dalgalı bir koy
Kemâlini giydir beni benden soy
Varlığın ma'şuku cemâlin göster
Bu kul varlığından soyunmak ister
Güneş pervanesi o güzel yüzün
Nûrundan ışığı vardır gündüzün
Solmaz bir gül rengin ne kış, ne güzün
Tecellî ediyor yüzünde özün
Hasretim, yanarım yüzünü göster
Kölen bu devletle avunmak ister
Simsiyah gözlerin âhu misalin
Daim Hakk'a bakar, her an visalin
Beyazı ölçüsü gözde kemâlin
Kaşların sûreti gökte hilâlin
Râzıyım rüyada yüzünü göster
Âşık ma'şukuna can sunmak ister
Omuzlar yapılı düzgün el ayak
Boynu güzel, düzgün, gümüşten berrak
Göğsünden inen kıl zarif bir yaprak
Benden mutlu sana sarılan toprak
Azatlık istemem cemâlin göster
Elim ellerine dokunmak ister
Bir tutam sakalın birkaçı beyaz
Göbeksiz vücûdun serin kış ve yaz
Canımı yoluna kurban etsem az
Dostlar defterine köleni de yaz
Açıver kapını yüzünü göster
Gönül hasretinden yakınmak ister
Duyular mükemmel, dişleri inci
Kokusuna tutkun yaşlısı genci
Yürürken koşmadan olur birinci
Kapına gelmiş bir garip dilenci
Açıver ne olur yüzünü göster
Garip ayağına kapanmak ister
Yukardan aşağı heybetle iniş
Yürüyüşünde var hep bu görünüş
Adetin baktığın tarafa dönüş
Bize nasip olsun hayırlı bir düş
Kerem et ne olur yüzünü göster
Kim böyle bir düşten uyanmak ister
Nübüvvet mührünün sırtında yeri
Mühürlemiş Rabbim eşsiz değeri
Görmesinde eşit ön ile geri
İpek mi, hayat mı, bu nasıl deri
Bir dokunabilsem, yüzünü göster
Kölen seyre dalıp bir kanmak ister
Seni ilk görenler korku çekermiş
Sonradan alışır hemen severmiş
Benzerini asla görmedim dermiş
Erenler yolundan giderek ermiş
Benzeri bulunmaz yüzünü göster
Gönüller nûrunla yıkanmak ister
Peygamber mümine kendinden yakın
Bu büyük bir lutfu Cenâb-ı Hakk'ın
Eşleri annemiz, unutma sakın
Ehl-i Beyt'e karşı edebi takın
Sevgilim, Efendim yüzünü göster
Rûh onun rengiyle boyanmak ister
Zâtının nûrundan vermiş sana can
Hılkate rûhunla başlamış Rahman
Yusuf'ta yok sende olan hüsnüân
Ahlâkındır senin mûcize Kur'an
Alemlere rahmet cemâlin göster
Kölen rahmetine sığınmak ister
Ümmetin üstüne titreyen sensin
Müjdeci, uyaran, gel diyen sensin
Kulunu Allah'a sevdiren sensin
Geceyi gündüze çeviren sensin
Ey Hakk'ın şahidi yüzünü göster
Kul şehâdetinle tanınmak ister
Allah'ı, cenneti umanlar için
En güzel örneksin uyanlar için
Kalbini zikirle yuyanlar için
Hakk'ın yeminini duyanlar için
Ey en güzel örnek yüzünü göster
Fakir bu zîneti takınmak ister
Hakk'ın halîlisin, habîbi sensin
Gönüllerin eşsiz tabîbi sensin
En güzel hutbenin hatîbi sensin
Ümmetin en büyük nasîbi sensin
Aşkımın Leylâsı yüzünü göster
Mecnun seni gözden sakınmak ister
En güzel, en üstün ahlâk senindir
Cömertlikte kemâl elhak senindir
Şefâatte en son durak senindir
Mi'rac senin, Refref, Burak senindir
Sen gördün, bize de cemâlin göster
Pervane şem'ine hep yanmak ister
Dünya Nereye Gidiyor?
Dünya sistemleri analizi" anlayış ve çalışmalarının önde gelen isimlerinden bir olan Amerikalı Immanuel Wallerstein "liberal kapitalizm" den ibaret olan yeni dünya düzeninde var olan eşitsizlik ve adaletsizliklerden söz ettikten sonra dünyanın nereye doğru gittiği konusunda dikkat çekici ve uyarcı şeyler söylüyor: "Liberalizm umut afyonunu sundu ve bu afyon bütün bütüne yutuldu. En başta da dünyanın, umut vaadiyle harekete geçen sistem karşıtı hareketlerinin liderleri tarafından yutuldu... İyi tanınan bir umut yolu gönül rahatlığıyla terk edilemez. Çünkü bütün bunlar, insanlığın yedide altısının ezilmiş ve kendilerini gerçekleştirememiş insanlar olarak kaderlerine sessizce razı oldukları anlamına gelmez... (Özet: Kısa vadede devletler güvenliği sağlamada önemli işlev yüklenmiş olabilirler, ama diğer beklentiler gerçekleşmez de devlet, halk nezdinde meşruiyetini kaybederse) bireyler ve şirketler kadim çözüme; yani kendi güvenliğini kendi başına sağlama çözümüne dönerler. Özel güvenlik bir kere daha bir toplumsal bileşen haline gelir gelmez, hem hukukun üstünlüğüne duyulan güven ve hem de dolayısıyla yurttaşlık bilinci çözülme eğilimine girer. Kapalı guruplar tek güvenli sığınak olarak ortaya çıkarlar ki bu guruplar hoşgörüsüz, şiddet yanlısı ve bölgelerini her türlü yabancıdan arıtmaya eğilimlidirler. Guruplararası şiddet tırmandıkça, lider kadroları gittikçe Mafyöz - gurup içinde kas kuvvetiyle sorgusuz sualsiz bir biçimde itaat edilmesini sağlamakla vurgunculuğu birleştirme anlamında Mafyöz- bir karaktere bürünürler. Etrafımızda bütün bunları görmektediyiz, ileriki yirmi otuz yılda daha fazlasını da göreceğiz...." (Bildiğimiz Dünya'nın Sonu, 83,84).
Wallerstein kitabının başka yerlerinde bu tehlikeli gidişten geri dönmenin yolunu, dünyanın aklı başında insanlarının bir araya gelerek/gelmeyerek daha adil, daha insanca bir dünya düzeni oluşturmaları olarak göstermektedir.
Bu sözlerin günümüzde önemli bir gerçekleşme örneğini 12 tarihli Zaman'da "Amerikan gençliği hızla yayılan çetelere üye oluyor" başlığı altında okuyoruz: "Adalet Bakanlığı'na bağlı Çocuk Hakkı ve Çocuğun Suç İşlemesini Önleme Ofisi tarafından düzenlenen ve hukukçular, araştırmacılar ile sosyal eylemcilerin katıldığı toplantıda ABD gençliğinin hızla çetelere üye olduğu vurgulandı. Kuzey Carolina'dan Ulusal Gençlik Çete Merkezi araştırmacılarından James Howell, nüfusu 100 binin üzerindeki kentlerin yüzde 93'ü veya daha fazlasında aktif şekilde çetelerin faaliyet gösterdiklerini söyledi. Howell, çetelerin nüfusları 50-100 bin arası kentlerin en az üçte ikisinde, 25-50 bin arası olan kentlerin de hemen hemen yarısında örgütlendiklerini, çete patlamasının ise 1990'lı yıllardan sonra olduğunun tespit edildiğini ifade etti. Toplantıya sunulan araştırma sonuçlarına göre çetelere çok genç yaşlardan itibaren üye olunuyor. Son dönemlerde çete üyesi kızların sayısında da hızla artış oluyor. Araştırmada ülke genelindeki 24.500 aktif çeteye 750 bin kişinin üye olduğu belirtiliyor. California'dan araştırmacı Al Valdez ise sadece bölgesi Orange'da Hispaniklerin (İspanyol asıllıların) kurduğu 18. Cadde çetesinin 50 bin üyesinin bulunduğunu, bu çetenin uluslararası bir boyut kazanarak, Meksika, Honduras, Kanada gibi ülkelerde de örgütlendiğini söyledi. Çetelerin başka ülkelerdeki üyelerini, ABD'den sınırdışı edilen kişiler vasıtasıyla sağladıkları belirtiliyor. Suç oranları yönünden ABD'nin en önde gelen şehirlerinden biri olan Chicago'dan emekli polis memuru John Guzman ise, geçen yıl gerçekleşen 666 adam öldürme olayının yüzde 25-30'unun bu çeteler tarafından gerçekleştirildiğini ifade etti. Guzman bu çetelerin uyuşturucu ve ecstasy hapları ticareti yaptıklarını, ayrıca sahte hüviyetler de düzenleyerek binlerce dolar para kazandıklarını söyledi. Guzman, çeteleşmenin ulusal bir salgın hastalık olduğunu da vurguladı. Bazı çetelerin artık ırk ve coğrafik sınırları aştığı; modern işletmeler şeklinde örgütlendikleri de belirtiliyor. Çetelerin adam toplamak için kullandıkları en önemli alan ise internet."
Bu acı gerçekleri kaydettikten sonra meşhur hakim Bidbay'ın Kelile ve Dimne'de kaydettiği bir misali aktararak yazıyı noktalayalım: Bir kedi yolda bir törpü görür, kemik zannederek yalamaya başlar, yaladıkça dili kanar, kanı emdikçe -dilinin acısını ve giderek tükenmekte olduğunu farketmeyecek kadar büyük bir iştiha ve zevk aldığı için- yalamaya devam eder, sonunda bir de bakar ki dili bitmiş, dilsiz kalmış, çaresiz bir pişmanlık içinde bir kenara çekilip ölür.
Wallerstein kitabının başka yerlerinde bu tehlikeli gidişten geri dönmenin yolunu, dünyanın aklı başında insanlarının bir araya gelerek/gelmeyerek daha adil, daha insanca bir dünya düzeni oluşturmaları olarak göstermektedir.
Bu sözlerin günümüzde önemli bir gerçekleşme örneğini 12 tarihli Zaman'da "Amerikan gençliği hızla yayılan çetelere üye oluyor" başlığı altında okuyoruz: "Adalet Bakanlığı'na bağlı Çocuk Hakkı ve Çocuğun Suç İşlemesini Önleme Ofisi tarafından düzenlenen ve hukukçular, araştırmacılar ile sosyal eylemcilerin katıldığı toplantıda ABD gençliğinin hızla çetelere üye olduğu vurgulandı. Kuzey Carolina'dan Ulusal Gençlik Çete Merkezi araştırmacılarından James Howell, nüfusu 100 binin üzerindeki kentlerin yüzde 93'ü veya daha fazlasında aktif şekilde çetelerin faaliyet gösterdiklerini söyledi. Howell, çetelerin nüfusları 50-100 bin arası kentlerin en az üçte ikisinde, 25-50 bin arası olan kentlerin de hemen hemen yarısında örgütlendiklerini, çete patlamasının ise 1990'lı yıllardan sonra olduğunun tespit edildiğini ifade etti. Toplantıya sunulan araştırma sonuçlarına göre çetelere çok genç yaşlardan itibaren üye olunuyor. Son dönemlerde çete üyesi kızların sayısında da hızla artış oluyor. Araştırmada ülke genelindeki 24.500 aktif çeteye 750 bin kişinin üye olduğu belirtiliyor. California'dan araştırmacı Al Valdez ise sadece bölgesi Orange'da Hispaniklerin (İspanyol asıllıların) kurduğu 18. Cadde çetesinin 50 bin üyesinin bulunduğunu, bu çetenin uluslararası bir boyut kazanarak, Meksika, Honduras, Kanada gibi ülkelerde de örgütlendiğini söyledi. Çetelerin başka ülkelerdeki üyelerini, ABD'den sınırdışı edilen kişiler vasıtasıyla sağladıkları belirtiliyor. Suç oranları yönünden ABD'nin en önde gelen şehirlerinden biri olan Chicago'dan emekli polis memuru John Guzman ise, geçen yıl gerçekleşen 666 adam öldürme olayının yüzde 25-30'unun bu çeteler tarafından gerçekleştirildiğini ifade etti. Guzman bu çetelerin uyuşturucu ve ecstasy hapları ticareti yaptıklarını, ayrıca sahte hüviyetler de düzenleyerek binlerce dolar para kazandıklarını söyledi. Guzman, çeteleşmenin ulusal bir salgın hastalık olduğunu da vurguladı. Bazı çetelerin artık ırk ve coğrafik sınırları aştığı; modern işletmeler şeklinde örgütlendikleri de belirtiliyor. Çetelerin adam toplamak için kullandıkları en önemli alan ise internet."
Bu acı gerçekleri kaydettikten sonra meşhur hakim Bidbay'ın Kelile ve Dimne'de kaydettiği bir misali aktararak yazıyı noktalayalım: Bir kedi yolda bir törpü görür, kemik zannederek yalamaya başlar, yaladıkça dili kanar, kanı emdikçe -dilinin acısını ve giderek tükenmekte olduğunu farketmeyecek kadar büyük bir iştiha ve zevk aldığı için- yalamaya devam eder, sonunda bir de bakar ki dili bitmiş, dilsiz kalmış, çaresiz bir pişmanlık içinde bir kenara çekilip ölür.
Zamane Çocukları
Şimdiki çocuklar mı akıllı biz pek mi alıkmışız? Kusura bakmayın söylemek zorundayım bunu, çünkü bu aralar sürekli sorduğum bir soru kendi kendime. Ve bu sorunun ardından yinelediğim bir cümle “biz böyle değildik”. Esasen ele alınması gereken, ele alındığında üzerine yazılacak çooook şey olan bir konu bu.
Bazen iyi ki değişmiş zaman, iyi ki böyle gözleri açılmış çocuklarımızın derken, bazen de “acaba problemler bundan mı kaynaklıyor ?” demekten alamıyorum kendimi. Bu konuda çok uzmanımızın yazıları olmuştur mutlaka ama ben özellikle kendi yorumlarımı, kendi gözlemlerimi aktarmak istiyorum.
Hepimizin tek istediği ailemizden gördüğümüz geleneği- göreneği ve terbiyeyi kendi çocuklarımıza da aktarabilmek. Çocukluğumuzda ailemizden gördüğümüz bütün ilgiyi şefkati ve tabiî ki de disiplini verebilmek istediğimiz ama bana göre; buna, oluyorsa eğer, en büyük engellerden biri teknolojinin bizi yanlış etkilemesine izin vermemiz. Şu sıralar çevremdeki çoğu insanın benimle aynı doğrultuda yapmış olduğu gözlem, parklarda oynayan çocuk sayısının azalması. Kabul ediyorum biz de sürekli dışarıda oynayan çocuklar değildik, bizim zamanımızda da “atari” vardı ama zamanı belliydi, haftada bir kere ancak oynayabilirdik. Sınırlar vardı, kurallar vardı, anne babalarımızın bakışları vardı, hiçbirini ekarte edemezdik.
Büyüklerimizin söylediği kanundu bizim için ve kanunların dışına çıkılmazdı. Yanlış bir şey yapsak bile içimiz rahat etmezdi çocuk yaşımıza rağmen. Büyüklerimizin yanlışlarını söyleyemezdik, o yanlışlar bizim doğrularımız olur, değiştiremezdik. Belki de yanlıştı belki de olmaması gerekendi ama sanki biz daha mutluyduk.
Her şey azdı, her şey sınırlıydı, her şeyin talimatı, her şeyin zamanı vardı. O kadar “her şeyden çok” bir zamanda yaşıyoruz ki, sonucunun yetinmemek olmasından hep tedirginimdir. Farkındayım yazılarımın içinde hep “yetinmemek” kelimesi ya da içeriği var. Dönsem de dolaşsam da yine söylerim, yinelerim.
Mevzu bahis farklı olsa da sonuçlar aynı temaya çıkıyor neticede.
Zamane çocukları gerçekten akıllı zamane çocukları başarılı hem de daha az çalışmayla… ama zamane çocukları daha mı çok konuşuyor diye düşünüyorum. Her çocuk konuşur her çocuk soru sorar ama şimdikiler daha çok soruyor şimdikiler daha bir ayrıntılı cevap bekliyor. Aldıkları cevapların en ince teferruatını değerlendirip öyle bağlantılar kuruyorlar ki aklımız şaşıyor. Erken öğreniyorlar her şeyi çünkü hızlı düşünüyorlar, araştırmacı duruyorlar tamamıyla. İyi bir şey mi bu “evet iyi” desek de derinine inersek, ben şahsen indim yorulmayın ben size anlatayım. “Yaşına göre yaşamak” vardır ya ortadan kayboluyor işte, her durumun her sürecin zamanı gitgide erken yaşlara kaymaya başlıyor. İşte bu hiç iyi değil bence. Biz bunu değiştirebilir miyiz diye düşünen arkadaşlar varsa belki benimle hem fikir olanlar da çıkar aralarından. İçine girdiğimiz süreç değişmez, dünyanın kaçıncı devri olduğunu bilmiyorum ama bunun da apayrı bir devir olduğunu biliyorum. İnsanoğlu geçmişten beri devrin durumunu değiştirebilmiş mi ya da bütünlüğünü bozabilmiş mi? Maalesef hayır, ama iyileştirmeler yapmış ve böylece devir atlamış. Biz de bu süreci bozamayız ancak iyileştirmelerle destek olup üstesinden gelebiliriz.
Sevgiyle kalın…
Bazen iyi ki değişmiş zaman, iyi ki böyle gözleri açılmış çocuklarımızın derken, bazen de “acaba problemler bundan mı kaynaklıyor ?” demekten alamıyorum kendimi. Bu konuda çok uzmanımızın yazıları olmuştur mutlaka ama ben özellikle kendi yorumlarımı, kendi gözlemlerimi aktarmak istiyorum.
Hepimizin tek istediği ailemizden gördüğümüz geleneği- göreneği ve terbiyeyi kendi çocuklarımıza da aktarabilmek. Çocukluğumuzda ailemizden gördüğümüz bütün ilgiyi şefkati ve tabiî ki de disiplini verebilmek istediğimiz ama bana göre; buna, oluyorsa eğer, en büyük engellerden biri teknolojinin bizi yanlış etkilemesine izin vermemiz. Şu sıralar çevremdeki çoğu insanın benimle aynı doğrultuda yapmış olduğu gözlem, parklarda oynayan çocuk sayısının azalması. Kabul ediyorum biz de sürekli dışarıda oynayan çocuklar değildik, bizim zamanımızda da “atari” vardı ama zamanı belliydi, haftada bir kere ancak oynayabilirdik. Sınırlar vardı, kurallar vardı, anne babalarımızın bakışları vardı, hiçbirini ekarte edemezdik.
Büyüklerimizin söylediği kanundu bizim için ve kanunların dışına çıkılmazdı. Yanlış bir şey yapsak bile içimiz rahat etmezdi çocuk yaşımıza rağmen. Büyüklerimizin yanlışlarını söyleyemezdik, o yanlışlar bizim doğrularımız olur, değiştiremezdik. Belki de yanlıştı belki de olmaması gerekendi ama sanki biz daha mutluyduk.
Her şey azdı, her şey sınırlıydı, her şeyin talimatı, her şeyin zamanı vardı. O kadar “her şeyden çok” bir zamanda yaşıyoruz ki, sonucunun yetinmemek olmasından hep tedirginimdir. Farkındayım yazılarımın içinde hep “yetinmemek” kelimesi ya da içeriği var. Dönsem de dolaşsam da yine söylerim, yinelerim.
Mevzu bahis farklı olsa da sonuçlar aynı temaya çıkıyor neticede.
Zamane çocukları gerçekten akıllı zamane çocukları başarılı hem de daha az çalışmayla… ama zamane çocukları daha mı çok konuşuyor diye düşünüyorum. Her çocuk konuşur her çocuk soru sorar ama şimdikiler daha çok soruyor şimdikiler daha bir ayrıntılı cevap bekliyor. Aldıkları cevapların en ince teferruatını değerlendirip öyle bağlantılar kuruyorlar ki aklımız şaşıyor. Erken öğreniyorlar her şeyi çünkü hızlı düşünüyorlar, araştırmacı duruyorlar tamamıyla. İyi bir şey mi bu “evet iyi” desek de derinine inersek, ben şahsen indim yorulmayın ben size anlatayım. “Yaşına göre yaşamak” vardır ya ortadan kayboluyor işte, her durumun her sürecin zamanı gitgide erken yaşlara kaymaya başlıyor. İşte bu hiç iyi değil bence. Biz bunu değiştirebilir miyiz diye düşünen arkadaşlar varsa belki benimle hem fikir olanlar da çıkar aralarından. İçine girdiğimiz süreç değişmez, dünyanın kaçıncı devri olduğunu bilmiyorum ama bunun da apayrı bir devir olduğunu biliyorum. İnsanoğlu geçmişten beri devrin durumunu değiştirebilmiş mi ya da bütünlüğünü bozabilmiş mi? Maalesef hayır, ama iyileştirmeler yapmış ve böylece devir atlamış. Biz de bu süreci bozamayız ancak iyileştirmelerle destek olup üstesinden gelebiliriz.
Sevgiyle kalın…
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
sohbet
Popüler Yayınlar
-
ecel gelse alamaz sen kaderimsin | izlesene.com
-
Ramona and Beezus filmi izle IMDB Puanı:6.3 Yapım:2010-Amerika Tür: Macera,Komedi,Aile,Fantastik Yönetmen:Elizabeth Allen Senaryo:Laurie Cra...
-
aşkın peşinde jade ve lucas aşkı | izlesene.com
-
Müslüm GÜRSES 1953'ün 7 Mayıs günü Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesi'nin Fıstıközü köyünde Dünyaya Merhaba Der Müslüm Akbaş. Evet E...
-
İnternet ve sansürün yoğun bir biçimde tartışıldığı şu günlerde Fatih Üniversitesi’nde düzenlenen ‘İnternetin Diğer Yüzü’ seminerinde, inter...
-
dj ateş - tek dilegim var sev sev sev sev | izlesene.com
-
Şimdiki çocuklar mı akıllı biz pek mi alıkmışız? Kusura bakmayın söylemek zorundayım bunu, çünkü bu aralar sürekli sorduğum bir soru kendi k...
-
Ahmet Kaya Ahmet KAYA Malatya'da 5 çocuklu bir ailenin en küçüğü olarak 1957 yılında dünyaya geldi. Mensucat işçisi bir baba, çocuklar...
-
Savaşçılar Köyü 2 -Bang Rajan 2 filmi izle Yapım:2010-Tayland Tür: Aksiyon,Dram,Savaş Yönetmen:Tanit Jitnukul Senaryo:Tanit Jitnukul,Buinthi...